Jay ve Beth, zorlu bir dönemin ardından hayatlarına yeniden anlam katmak ve Beth'in kanseri yenmesinin birinci yılını kutlamak için doğanın huzuruna sığınmaya karar verirler. Bir kamp gezisi planlayan çift, şehir hayatının karmaşasından uzaklaşıp, ilişkilerini güçlendirmek ve yeniden bağlantı kurmak için yola çıkar. Ancak bu huzurlu kaçış planı, kendilerini hayal bile edemeyecekleri bir kabusun ortasında bulmalarıyla tamamen tersine döner.
Ormanın derinliklerinde, doğanın güzellikleriyle çevrili kamp yerlerinde, Jay ve Beth başlangıçta dinginlik ve mutluluk hisseder. Ancak, gecenin karanlığı çöktükçe, bu izole alanın yalnızca doğanın sakinliğine değil, aynı zamanda beklenmedik bir tehdide ev sahipliği yaptığını fark ederler. Çift, bölgede dolaşan tehlikeli bir yabancıyla karşılaşır. Bu vahşi ve öngörülemez adamın niyetleri hızla netleşir: Oyun oynar gibi onları takip eder ve çiftin huzurunu kâbusa dönüştürür.
Bu sırada, ormanda yalnızca bu adamın değil, daha korkutucu bir varlığın da olduğu ortaya çıkar. İnsan derisi çalan grotesk bir yaratık, Jay ve Beth'in yaşadığı korkuyu daha da derinleştirir. Kendilerini bu iki tehdit arasında sıkışmış bulan çift, yalnızca birbirlerine olan güvenlerine ve hayatta kalma içgüdülerine dayanarak hareket etmek zorunda kalır.
Jay, Beth'in iyileşme sürecindeki kararlılığını ve direncini hatırlayarak güç bulurken, Beth de bu zorlu süreçte hayatta kalmanın yeni bir savaş olduğunu fark eder. Ancak bu seferki mücadele yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojiktir. Her adımda, doğanın sessizliğinin ardında gizlenen tehlikelerle yüzleşir ve birbirlerine olan inançlarını kaybetmemeye çalışırlar.
Film, çiftin yalnızca dış tehditlerle değil, aynı zamanda kendi korkularıyla yüzleşmelerini de işler. Jay ve Beth, bu beklenmedik ve ölümcül tecrübeyle baş ederken, ilişkilerindeki kırılganlıkları yeniden sorgulama şansı bulurlar. Hayatta kalmak için verdikleri bu savaş, onları sadece fiziksel olarak değil, ruhsal olarak da dönüştürür.
Jay ve Beth'in hikayesi, gerilim dolu atmosferi ve insanın hayatta kalma içgüdüsünü sınayan olay örgüsüyle izleyiciyi derin bir korkunun içine çeker. Ormanın karanlıkları ve bilinmeyen tehditler, sadece bir korku öğesi olmaktan öte, insan doğasının sınırlarını ve çiftin birbirlerine olan bağlılıklarını test eden metaforik bir meydan okumaya dönüşür.
Bu ürkütücü yolculuk, yalnızca bir hayatta kalma hikâyesi değil, aynı zamanda dayanıklılık, sevgi ve yeniden inşa etme üzerine güçlü bir anlatı sunar. Jay ve Beth, kendi limitlerini keşfederken, izleyiciyi de korkunun derinliklerinde etkileyici bir yolculuğa çıkarır.