Aya, Fildişi Sahili'nden ayrılmak zorunda kalmış genç bir kadındır. Hayatının en önemli gününde, bir düğün törenine "hayır" diyerek, kendine yeni bir yol çizmeye karar vermiştir. Çin’in Guangzhou kentinde başlayan yeni yaşamı, ona hem zorluklarla hem de yeni umutlarla dolu bir yolculuk sunar. Bu şehir, farklı kültürlerin iç içe geçtiği, zıtlıkların birleştiği bir yerdir. Aya, burada başkalarına göre çok farklıdır, ama yine de kendini bu farklılıkların içinde bulur. Yeni bir başlangıç yapmak, geçmişinin yüklerinden sıyrılmak ister.
Aya'nın yeni hayatı, bir butik çay mağazasında işe başlamasıyla şekillenir. Cai, mağazanın sahibi, onu ilk başta bir yabancı olarak görse de zamanla Aya'nın ne kadar farklı olduğunu fark eder. Butik, Çin’in geleneksel çay kültürünün yansımasıdır, ancak Aya burada çok farklı bir yaşam tarzına adım atmıştır. Cai, arka odada ona çay törenini öğretmeye başlar. Bu ritüel, sadece bir çayın hazırlanışı değil, aynı zamanda bir kültürün ve ruhun aktarımıdır. Aya, bu yeni dünyanın içinde kaybolurken, Cai'yle olan ilişkisi yavaşça derinleşir ve iki farklı kültür arasında bir köprü kurmaya başlarlar.
Zamanla, Aya ve Cai’nin arasında filizlenen ilişki, yalnızca aralarındaki bağlılıkla değil, aynı zamanda çevrelerindeki önyargılarla da sınanır. Guangzhou’nun kozmopolit yapısında, insanlar farklılıkları daha kolay kabul edebilse de, hala bazı toplum kesimleri bu ilişkiye karşı temkinli ve önyargılıdır. Aya, geçmişindeki kalıpları ve toplumun ona biçtiği rolü aşmaya çalışırken, Cai de kendi geçmişindeki zorluklarla yüzleşir. Her iki karakter de geçmişlerinin ve kültürel farklılıkların onları zorlayacağını bilir, ancak aralarındaki sevgi ve anlayış, bu zorlukları aşmalarına yardımcı olur.
Aya, sadece bir kadın olarak değil, aynı zamanda kültürler arası bir bağ kurarak kendini yeniden inşa etmeye başlar. Çin ve Afrika'nın harmanlandığı bu mahallede, iki insanın arasındaki aşk, sadece bir ilişki değil, farklı kültürlerin ve kimliklerin bir araya gelmesinin, birbirine saygı duymanın ve sevginin gücünün simgesidir. Her ne kadar çevre, onları test etmeye çalışsa da, Aya ve Cai, birbirlerine duydukları sevgiyle ve birbirlerinin farklılıklarına gösterdikleri anlayışla, bu dünyada kendi yerlerini bulurlar.
Siyah Çay, yalnızca bir aşk hikayesi değil, kültürel çeşitlilik ve anlayışın ne kadar güçlü bir bağ kurabileceğini gösteren bir yolculuktur. Aya ve Cai, zorluklarla ve engellerle karşılaştıkça, birbirlerini daha derinlemesine keşfederler. İki farklı dünya, bir araya geldiklerinde ne kadar uyumlu olabileceğini gösterirken, bu yolculuk aynı zamanda özgürlüğün, kabulün ve sevginin de kutlamasıdır.