Gecenin soğuğu, eski evin sessiz duvarları arasında Gabbi'yi yalnızlığın derinliklerine çekerken, kasabanın gömülü geçmişi yavaşça yüzeye çıkmaya başlar. Gabbi’nin yeni işi, ona bir başlangıç umudu sunsa da evin karanlık atmosferi, içinde büyüyen rahatsızlığı bastırmaya yetmez. İlk başlarda anlam veremediği küçük sesler ve garip olaylar, zamanla kaçınılmaz bir gerçeğin habercisi haline gelir.
Evin her köşesi, onu bilinmeyen bir tehlikeye doğru çekerken, Gabbi, gerçeklikle hayal arasında gidip gelmeye başlar. Her geçen gün, evin içinde sıkışıp kalmış sırlar ve kasabanın unuttuğu karanlık gölgeler, onun hayatını daha karmaşık hale getirir. Bu yeni dünyada kendine ve çevresine dair sorgulamaları derinleşir; cesareti, korkusunun ağırlığı altında sınanır.
Gabbi, bu labirentten kurtulmak için kendi içsel savaşını verirken, evin sırlarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Kendi gücünü keşfetmeye çalıştığı bu süreç, sadece evin değil, aynı zamanda kendisinin de kilitli kapılarını açmaya bir davet gibidir. Korkunun pençesinde cesaret arayan Gabbi’nin hikâyesi, unutulmuş sırların ve insan ruhunun derinliklerine bir yolculuğu anlatır.